Şok Diyet

Zaten yemek yeme konusunda beynimizi istediğimiz gibi kontrol edebiliyor olsaydık bugün için şişmanlık bir problem olmaktan çıkacaktı. Dolayısıyla henüz böyle bir gelişme olmadığı için fazla kilolarımızdan kurtulmak istiyorsak kesinlikle beslenme programımızı düzenlememiz gerekmektedir. Daha önceden bahsettiğimiz özel davetler söz konusu olduğunda ise durum daha da vahimdir. çünkü kilo vermek için çok daha az vaktimiz vardır. Bir an önce o özel günde giyeceğimiz elbiseye sığmalıyız. O gün herkes ne kadar kilo verdiğimizi söylemeli. O gün ortamda kendimizi fit hissetmeliyiz. Kalan kısa sürede çok hızlı kilo vermenin formülü ise şok diyetlerdir.

Essitalopram'ın çocukluk çağı yeme reddinde etkin ve güvenli kullanımı

Çocukluk çağında yeme ile ilgili sorunlar sık görülse de işlevselliği bozucu nitelikte yeme bozuklukları üzerine sınırlı sayıda araştırma yapılmıştır. Nadir görülen ancak morbidite hatta mortalite ile gidebilen yeme reddi klinisyenleri zorlayıcı olabilir. Bilişsel ve davranışçı yaklaşımların yanında psikofarmakolojik ajanların seçimi de büyük önem taşımaktadır

5 yaş 11 aylık MÖ kliniğimize katı gıdaları yemeyi red etme, kilo kaybı ve yaygın kaygı şikayetleri ile başvurdu. MÖ’nün öyküsünde babasının madde kullanımı ve madde satışı nedeniyle cezaevinde olduğu ve annesi ve ablası ile babaannesinde kaldığı öğrenildi. Annesinin ifadesi MÖ’nün son 1 aydır katı gıdaları yemeyi redettiği, geceleri uykuya dalmakta zorlandığı ve öncesine göre sinirli ve tahammülsüz olduğu yönünde idi. MÖ’nün annesine katı gıdaları yerse boğazına kaçabileceğine ve ölebileceğine ilişkin kaygıları dile getirdiği öğrenildi. MÖ’nün son 2 ayda 5 kilo kaybettiği belirlendi. Laboratuar bulguları MÖ‘nün subakut açlığa bağlı düşük kan kan yağları ve protein düzeyinde olduğunu ancak kronik açlık bulgularını henüz göstermediğini ortaya koydu. Yapılan psikiyatrik değerlendirmede MÖ görüşmeye istekli değildi ve ruhsal durum muayenesinde depresif ve irritable duygudurumu olduğu görüldü.

MÖ yeme reddi ve kilo kaybı şikayetleri ile çocuk hastalıkları servisine yatırıldı. Hastaya ödülle pozitif pekiştirmeyi içeren davranışçı psikoterapinin yanında essitalopram 5 damla/gün ve risperidon 0,25 mg gün tedavileri başlandı. 1. hafta sonunda MÖ’nün muz ve pohaça gibi katı gıdaları yemeye başladığı görüldü. 1. haftada essitalopram dozu 10 damlaya ve risperidon dozu ikiye bölünmüş olarak 0,50 mg’a çıkıldı. 12. günde MÖ’ün hergün muz yemeye başladığı, katı içeriği de olan çorbalar içebildiği görüldü. 3. haftada essitalopram dozu 15 damlaya çıkıldı ve risperidon dozu 0,50 mg olarak devam edildi. MÖ yatışının 4. haftasında hergün katı içerikli çorba, muz ve günde bir kez hamburger yiyordu. Hasta bu ilaç rejimi ve haftada iki kez davranışçı pskiterapinin devamı planı ile taburcu edildi.

Essitalopram yeme reddi olan çocuklarda, titrasyonu kolaylaştırıcı damla formu ile, etkin ve güvenilir bir ajan olarak değerlendirilebilir. Yüksek örneklemli kontrollü çalışmalar essitalopram’ın çocuklarda yeme reddi tedavisinde etkinliğini gösterecektir.